ayna

Senin kışların vardı.. 

Gündüz simit satar, akşamları çiçek toplardım 

Kara suratlı gök neft yağdırırdı yüzüme 

Gök.. ama bi o kadar yakın göğsüne 

Sen tanımazdın balonları, kağıt helvaları

Her çocuk ağlayarak bakardı yüzüne 

Toprak imrenerek.. 


Senin kayda geçmemiş suçların vardı 

Zapt edilemeyen duyguların, 

Ufuk aşındıran hayallerin vardı 

Alestada hükümlerin vardı peșin sıra 

Her Haziran'ının ardından Aralık'lar gelirdi 

Ve onu takip eden ayrılıklar 


Senin otomobilin sığmazdı bu sokaklara

Yolun da pek düşmezdi zaten

Öyle ki itfayeler bile geçmezdi buralardan

Zaten burada dışa vuran yangın da olmazdı 

Kül olup giderdik öylece 


Senin şiirlerin vardı 

Bir resmin arkasında saklardım hepsini

Tasviri için bir şehri anlatmam gerekirdi 

Ama nerde şehir, nasıl şehir, hangi şehir? 


Senin hafızamdan silinen yüzün var birde 

Oysa hiç başarılı değilimdir bu konuda 

Anlamadım, bir çay koyayım.. 


Ha birde senin limonlu çayın da vardı 

Olmaz olsun 


Olsun

Comments

Popular posts from this blog

Dolunay

kendime tenkit