sokak lambası senfonisi

Bir duvar, yıkılmadıkça anlam kazanmaz,
Beni en çok yalnızlık anlatır, ama sessiz,
Ellerim, her sözcükle boğulmuşken,
Bir zamanlar dokunduğum ellerin yankısı
Şimdi bir çığlık gibi,
Beni içime hapseder.

Gecenin en koyu karanlığında,
Bir yıldız, henüz doğmadan önce kaybolur,
Ama seni düşünürken,
Gözlerimde her kaybolan ışık
Bir hatıra bırakır.
Bütün bu gölgeler,
Bütün bu ayak izleri,
Bana hep seni hatırlatır,
Bir türlü geriye gidememek gibi,
Bir çıkışsız sokakta kaybolmak.

Söylesene, nereye gider bu yol?
Hangi kapı açılır, kimse bilmez,
Ama ben hep orada beklerim,
Düşlerimin içinde kaybolarak,
Beni bulman için,
Bir ipucu bırakmadan.

Beni görsen, ne olurdu?
Bir kez olsun gözlerime bakıp,
Sonsuzluğu orada bulsan,
Ve her adımda
Bir çiçeğin kuruyup düşen yaprağını hissetsen,
Bir an bile unutmam
Ve her bakışında
Bir başka ben saklı kalır mıydı?

Ruhumda bir iz,
Bir kırık notada
Beni tanıyabilir misin?
Sözlerim, her zaman başka bir dilde yankı bulur,
Bir kış daha gelip geçer,
Bir yaprak daha düşer toprağa,
Ve ben,
O anı hep yaşarım
Ama hiç söylemem.
Sen ne zaman bulursun,
O zaman ben seni kaybetmiş olurum.

Bir umut, bir çıkar yol,
Bir pencere açsan da,
Bunu bir gün fark etmezsin,
O pencereden bakarken,
Ben sadece bir yansıma olurum,
Bir zaman, bir anı,
Yavaşça silinmiş bir resim gibi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kendime tenkit

ayna